Umut Sevinç Piyesi
30 Temmuz 2025 Çarşamba
Kutsal İncirin Tohumu
29 Temmuz 2025 Salı
Conclave
28 Temmuz 2025 Pazartesi
Propaganda
27 Temmuz 2025 Pazar
Eski Türkiye Firarda
Acun Ilıcalı ve Şahan Gökbakar arasında bir süredir laf dalaşı var. Tabi ki de Şahan Gökbakar mizahçı yapısıyla ve zekasıyla bu laf dalaşında üstün durumda.
Acun bu üstünlüğün farkında olacak ki sahibi olduğu kanalın magazin programında Şahan Gökbakar'ın bir buçuk sene öncesinde iddialara detaylı açıklama getirdiği Marmaris'teki arazisi ve önündeki iskelesi için çıkan haberleri tekrar gündeme getirmiş. Zaten daha önce çıkan bu haberler de aslında Şahan Gökbakar'ın hükümet karşısındaki tutumu yüzünden ortaya çıkartılmıştı.
Burada iki tane etik tartışma durumu ortaya çıkıyor aslında.
Biri; kendi şahsi görüşleri ve ilişkileri için sahip olunan televizyon kanalının -yani imkanların- kullanılması doğru mu?
Bir diğeri ise; Issız bir lokasyonda, yetkili mercilerden izin alınmış şahsi alanı için düzenleme yapan biri için “halkın alanı olan sahilleri gasp etti” diyerek yapılan haberin ardından; halkın kolayca ulaşabileceği sahillerin birileri tarafından çevrilip, şemsiye, şezlong, alan kullanımından yüksek ücretler aldığı, halkın olan sahilleri gasp eden işletme adı altındaki yerlerde eğlenen ünlülerin haberini yapmak tezat değil mi?
Gerçi gerici-baskıcı-yobaz rejimin yanında yer alan “ben diktatörümüzü seviyorum” diyen bir insandan etik bir davranış beklemek ne kadar doğru ve sağlıklı olur belli değil? Cevap vereyim: En fazla enayilik olur.
Acun Ilıcalı, eskiden televizyonlarda yaptığı dünyanın çeşitli yerlerinde gezip sokaktaki güzel kızlara “havmaçiscekıt, havmaçissikört” diye giysi kombinini sorduğu, sahillerden seksi pozlar yakaladığı Acun Firarda programını acaba şimdi yayınlatabilir miydi o çok sevdiği rejim yüzünden? Yoksa bu da mı çok safça bir soru?
11 Temmuz 2025 Cuma
Bir Büyük Spotify Meselesi
Spotify'ın, Türkiye'den çekilmesi (yani -esasen- kapatılması) gündemde (ciddi ciddi). Bunun tek bir ana yere dayanan birçok tâli nedeni var (olabiliri geçtik çoktan)
İşte o birçok nedenler:
1
Spotify'ın sektördeki liderliği, diktatoryal rejim destekçisi diğer markaları geride bıraktı. Geride kalan bu markalara da dolayısıyla sermaye aktarımı yapılamadı ve kazanç sağlayamadılar.
2
Diktatoryal rejimin kendi istediği ve gerçekleştirmeye çalıştığı kültürel yapıyı seneler içerisinde oluşturamadı kendilerince. Burada Spotify'da işin müzik kısmında kalıyor. Tek hamlede birçok (çoğunluk) muhalif ismin dinlenmesi, insanlara ulaşması ve maddi kazancı düşecek böylelikle de -hatta rejim yanlısı isimlerin (“sanatçı” değil, özellikle “isim” diyorum) bile-. Tabii ki Türk sanatçıların yurtdışında bilinme-tanınma imkanı olasılığı da düşecek. Müzik kültürün yansıtılmasında, ülkenin tanıtımında günümüzde önemli bir yer kaplamaktadır. Bakınız Güney Kore'nin K-Pop ile neler yaptığına global mânâda. Spotify'ın Türkiye'den çekilmesi kültürel bir darbedir. O vakitten sonra azalan turist sayılarını izlemeye başlayabilirsiniz.
3
Rejim karşıtı insanların sığındığı, moral ve cesaret bulduğu şeylerden birinin müzik olduğunu da biliyor, rejim. Onların moralini daha nasıl düşürürümün uygulamaları tüm bunlar, tıpkı Wattpad ve Discord'da yapıldığı gibi.
4
Bu rejimin amacı zaten şeriata geçmek ve şeriat rejimlerinde özgürlük, müzik ve diğer sanat dallarına yer yok. Sanatçı (sanatla ilişik meslek sahibi değil; tavra sahip olan kişi; gerçek sanatçı), genel-geçer olmayandır. Şeriatta ise tek tipleştirme vardır. Sanatçıya düşmandır bu yobaz anlayış.
Tabi bu nedenler, dile getirilmeyenler. Spotify'ın çekilmesi-kapatılması için bahane gösterilen neden ise Emine Erdoğan'ın adının geçtiği mizahi başlıklı çalma listeleri (mizaha da -yani kültüre- açılmış bir savaş var ayrıca). Spotify'da bu durumda rejimin istekleri yerine kullanıcıların özgürlüğünü savundu ve ipler orada koptu.
Spotif gibi uluslararası şirketler özgürlüğün ve adaletin olmadığı yerlerde dükkan açmak istemezler çünkü ekonominin gelişmesi için en önemli etmenler bunlardır (bkz. en son Nobel Ekonomi Ödülü'nü alanlar bunu formülize etti). Düşünün: Siz Afganistan'da dükkan açmak ister miydiniz? Müzikten örnek verecek olursak: Bazı insanlar bilmez ama bir zamanlar bu ülkede Rolling Stones ve Billboard gibi önemli müzik dergilerinin Türkçe edisyonları vardı ve onlarda dükkanlarını kapatıp gittiler. Müzik üreticileri ve tüketicilerine ise biraz daha rengi azalmış bir ortam kaldı. Spotify piyasadan çekilirse eğer müzik ve etrafındaki işlerle ilgilenen herkes biraz daha fakirleşecek -ki zaten istenen bu-.
Yani yıllardır -geçmişte- olduğu gibi haklarımız ve özgürlüğümüz için irade göstermediğimiz sürece elimizdeki her şeyi faşizan yöntemlerle alacak bu sistem-bu mevcut rejim. İsteyen sussun hâlâ ama kıçındaki donu da, sevdiği eşi-sevgilisi de, diploması da, evinin tapusu da alındığın da şaşmasın o vakit.
9 Temmuz 2025 Çarşamba
Suskunlar
Bu rezil dönem sona erer ise eğer en çok da şu an “çok konuşma, çok yazma, çok göze batma, başın belaya girer” diyerek susanlar-tepki göstermeyenler; sustukları-tepki göstermedikleri yetmezmiş gibi bizim iyiliğimizi düşünür gibi gözüken korkaklar sevinecek, ülkeyi kendileri kurtarmış gibi reklamlarını yapacaklar; sanki bu rezil dönemin yaşanmasına tepkisizlikleri ve suskunlukları sebep olmamış gibi. Bizim ise bu rezil dönemi yaratanlarla uğraştığımız yetmezmiş gibi bir de bunlarla uğraştığımızdan pek sevinecek enerjimiz de kalmayacak, sona erer ise bu rezil dönem.
7 Temmuz 2025 Pazartesi
Leman
Kurt, kuzuyu yemek için iş başında yine.
Leman Dergisi'nin mevzubahis karikatürden bir suç üretemeyince, başka bir yöntem deneyelim demişler yobaz seviciler. “Mâli kaynakları şuradan, fon almışlar, maşa olmuşlar, dış mihrak bunlar, cart-curt” diyerek illegalize etmeye çalışacaklar önümüzdeki günlerde Leman Dergisi'ni -tıpkı daha önce Gır-gır'a yaptıkları gibi-. Zaten şimdiden 4 Leman çalışanı tutuklandı hukuksuzca.
Karikatür bahane; esas olan karşılarında yıllardır sıkı ve gerçekçi bir muhalefet yapan karikatür camiasını yok etmek, özgürlükleri gasp etmek ve burayı daha da yaşanılmaz bir ülke hâline getirmektir.
Ayrıca yıllardır söylenen “toplum, okuduğunu anlamıyor” söylemi de güncellenmeli. Şöyle olmalı:
Toplum, okuduğunu-çizileni-duyduğunu-gördüğünü anlamıyor zaten anlamak da istemiyor; sadece işine ve çıkarlarına uygun çıkarımlar yapıyor.
Yıllardır ülkenin en önemli sanatçılarının parladığı-adını duyurduğu (mesela Cem Yılmaz) kültür ve mizah alanında önemli bir yer kaplayan Leman Dergisi, bu bilinçli linç sürecinde gerici ve yobaz kültüre meze edilmemeli, arkasında durulmalıdır.