Ön Hatırlatma:
İnsanlar kuşak kuşak veya kuşaklarına göre
değil; öncelikle tek tek ele alınmalıdır ama tek tipleşen bir dünyada
önyargılardan tamamen de sıyrılmamak gerekir yoksa önyargılı olunmadığı için
pişman olunabilir.
Her kuşak eleştirilir. Z kuşağının
eleştirilmesi gereken nokta ise (Z kuşağının anlayamadığı nokta) sadece
kendilerinin eleştirildiğini zannetmeleridir. Z kuşağı eleştirildiğinde
saldırganlaşmaya başlar. Bu davranış biçimi de en eleştiriye kapalı kuşak yapar
Z kuşağını.
Aynı zamanda Z kuşağı çok güdüsel.
Beğenileri, zevkleri anlık; uzun vadeli değil. Bu durum da sağlam bir karakter
oluşmasını engelliyor (bkz. Omurgasızlık). Ama gelecekte bu kuşağa dahil
çoğunluk böyle olacağından, "karakter" kavramının anlamı da dönüşüp
(Z kuşağı "dönüştürmeyi" de pek sever) başkalaşacak.
Ayrıca Z Kuşağı sömürmeyi sever. Tabi bu
durum kendisinden bir önceki kuşağın da sahip olduğu bir yaşayış biçimiydi. Z
Kuşağı bunu alıp, geliştirdi ve form değiştirtti.
İnsan ilişkileri de bu sömürmenin bir
koludur. İletişime-ilişkiye geçtikleri her kişiyi, her yönüyle beslenilmesi
gereken bir şey olarak görür. Bilgi, beceri, çıkar v.b., ne olursa olsun. Bu da
sağlam-sahici ilişkiler kurmasını engeller Z Kuşağının. Gerçi bu durum bir Z
Kuşağı bireyin başka bir Z Kuşağı bireyle iletişim kurarken sağlam ve sahici
bir ilişkiyi gözetmeyeceği için sorun da teşkil etmez.
Z Kuşağı "kendini geliştirmek" adı
altında, duygusuzluğu ve duyarsızlığı tercih etti. Bu aslında "kendini
geliştirmek" değil; robotlaşmaktır.
Bizim kuşak için "çok apolitik"
denirdi (1986 doğumluyum). Şimdiki kuşak için ise (Z) çok umutluydu herkes. Vay
efendim "çok zehir gibiler"miş, yok "kimseye eyvallahları
yok"muş, falan-filan. Hani nerede o çok güvendiğiniz nesil? Bu kadar çok
haksızlık, hukuksuzluk, terbiyesizlik varken, o çok önemsedikleri özgürlükleri
kısıtlanmışken ve daha nice yaşamsal, onursal zedeleyici hadise olurken bir-iki
kelam dahi edemeyen nesile mi güvendiniz yoksa? Bizim nesile her boku söylediniz
ama bizim nesilin gençlik döneminde en azından Gezi gibi onurlu bir eylem
yapıldı. Bu bile yeterli aslında kimin daha apolitik olduğunu göstermeye. Z
kuşağı anca anasına-babasına çemkirsin bu ülkede; buralı olmayan kuşakdaşları,
toplumda infial yaratan olaylarda sokaklarda haklarını savunurken.
Sokakta omuz attı diye birilerini bıçaklayan,
her türlü (sözlü-fiziki-duygusal) tacizi normal görerek biçimleştiren, ağzında
"amınakoyim"i sakız gibi dolaştıran, yaşam önceliğinin ilk sıralarına
sosyal medyalarındaki algılarını koyup, kendisini değil avatarını
("avatar" deyince filmden ziyade akla ilk gelenin Avatar Atakan
olması) yaşayan çok genç görürsünüz ama hakları, özgürlüğü, akıl sağlığı
elinden alındığı (örneğin: değersiz hissettirilerek), geleceklerine dinamit
döşendiği için eylem yapan genç göremezsiniz. Gençliğinin enerjisinin bile
pespayelik içinde olduğu bir ülke Türkiye.
Artık
mizah dergisi okuyan genç bile yok.
"Gençlik"
dediğimiz şey sadece biyolojik bir olgu değildir. Gençliğin her zaman daha
ilerici, daha zeki, daha açık olması ve kendinden önceki nesilleri geride
bırakıp, onları daha muhafazakar bir duruma düşürmesi gerekir. Günümüzde ben,
yanında muhafazakar kaldığım-hissettiğim bir genç göremiyorum. Bu kadar sosyal,
siyasal, kültürel mevzu olurken bâzı gerçeklerin farkına varamamış bir gençlik
görüyorum. Ama örnek verip şunları söyleyebilirsiniz bana: "Ama ben açık
ilişkinin gerekliliğini savunuyorum". Hayır. Bu bir özgürlük değil; tercih
meselesidir, derim ben de. Özgürlüğü, cinsellik ve bunun çevresinde gelişen
şeylere indirgemek dar bir alana hapseder "özgürlük" kavramını. Bu
tıpkı eskiden yapılan "saat 10.00 dan sonra içki satın alamıyoruz"
feryatları atanların diğer bütün özgürlük alanlarının kısıtlanmasıyla ilgili
ses çıkartmaması gibidir.