7 Mayıs 2025 Çarşamba

Punk 401

“Eskiden hiçbir şey yoktu, şimdi her şey-her imkan var ama kafa yok gençlerde” der ülkenin geldiği durumu algılamayan rezil ebeveynler ve ebeveyn rolü oynamayı seven rezil yönetici rolü oynayanlar
Önemli olan çok şeyin olması değil; huzur verici şeylerin olmasıdır 
Enerjisi sistem tarafından yok edilenlerin önüne, yine aynı sistemin işleticileri imkan sunar, “bak önüne imkanları sunduk ama sen kullanamıyorsun" demek ve daha da değersizleştirmek için
Oysaki o enerjisizlerin ürettiği değeri yok saydığınız için enerjisizler zaten
Mesela ben
Askere gitmedim (bedelli) ama iki cephede de savaştım
Gezi ve Saraçhane
Üstelik kimsenin komutasında olmadan
Siz henüz yola çıkmamışken ben daha da ileri gidiyordum yani
Çok fazla konuşmuyorum
Suskunların yarattığı tahribatı gideriyorum
Her şey şaka gibi ama 1 Nisan'dan dolayı değil
Kendimi gerçekleştiremeden öleceğim çünkü buna izin vermeyecekler ama en azından kimsenin kuklası olmayacağım 
Zaten izin vermemeleri de bu yüzden


Fareyiz aslında 
Çıkış yolu diye sundukları yolun sonu sistem kapanına çıkar
Öfke ile saldıranın karşısında, öfke kontrolü sağlanması beklemek ahmakça
Günler ise piyasaların değil; erdemliliğin döviz talebini karşılamakla geçer, evcilik gibi “emir kulluğu” oynarken bazıları
Günlük parmak sallama ihtiyacına sahip olanların parmağı ise götüne sokulacak
Özgürlüğümü gasp eden küfrümü tadacak
Her devrin insanı olmayı -ki onlar “adamı” der- “akıllılık” olarak görenler de dâhil
Olsun
Erdem, direnç meselesidir günümüzde nitekim
1895'i hicrî düşünün 
Al sana Punk 401


İngiltere, İrlanda gibi yerlerde punk olmak kolay
Gel bi de buralarda punk ol
Buralarda punk olan esas punktır zaten

6 Mayıs 2025 Salı

Deprem ve Cehalet

   Biliyorum. Çok klişe oldu artık cehaletten bahsetmek ama ayağımıza bu kadar da ve her konuda takılan başka bir kavram da yok gibi neredeyse günümüzde.

 Pandemiye inanmayanlar şimdi de Büyük Marmara Depremi'nin olacağına inanmıyorlar. Bu aslında çaresizliğin göstergesidir. Çaresiz bırakılan-olan insan her zaman cehalete meyilli olur.

  Bir de cehalet popülasyonunun yüksek olmasını isteyenler var. Cehalet düşünmemeye; düşünmemek de ses çıkarmamaya sebep olur. Cehalet istedikleri düzeyde olmadığı için de bunlar (yönetemeyenler, toprak satanlar...v.b.) “beklenen büyük deprem olsa da Kanal İstanbul Projesi'ne itiraz edecek insan kalmasa” şeklinde düşünüyorlar olsa gerek.


  Aslında yapılması gereken İstanbul'dan göçmek ama bu mevcut hükümetin yöntemleriyle olacak bir şey değil. Mevcut hükümet bir yer gösteriyor ve göçecek olanların sosyal ve kültürel yaşam koşullarını gözetmeden “buraya gideceksin” diyor, hep o süregelen dayatmacı tavrıyla; ya da sağlam olmayan evi yıkıp, yerine yine depremde yıkılacak ve metrekare olarak öncekinden daha küçük bir ev yaptırıyor, belli bir ücret karşılığında. 

  Evet. Göç olmalı İstanbul'dan ama bu insanların istediği yere, istediği sosyal-kültürel ortama yaptığı bir göç olmalı. Çünkü ortada güven vermeyen, kültürel bir asimilasyon yaratmaya çalışan, adımlarını deprem güvenliğinden ziyade ranta göre atan bir hükümet var.

   Kısaca işimiz çok zor.