Bir süredir (yıllardır) güvenlik güçleri “emir kulluğu” piyesi sergilemekte ülkede. Protesto-eylem yapmak, hak aramak beraberinde dayak yeme ve hapse tıkılma riskini de getiriyor. Bunun normal olmayışı da unutturulmaya, gösterilmemeye, bahsedilmemeye çalışılıyor, “emir kullarına”, emri verenler tarafından.
Birçok okul-üniversite protestolarında güvenliğin de artık “Mavi Orduculuk” oynadığını görüyorum. Eylem yapan gençlerin üzerine yürüyorlar, tartaklıyorlar, “kes sesini” falan gibi cümleler kuruyorlar, bu eylemlerin aslında ne yapıp-yapamayacağını, ne söyleyip-söyleyemeyeceğini direten baskıcı rejim ve kültüre karşı olunduğunu idrak edememiş bir halde. Üzerine yürüdükleri, tartakladıkları, bağırdıkları gençlerin onun da çocuğu daha iyi bir gelecekte yaşasın diye, daha iyi çalışma koşulları olsun, hakettikleri ücretleri alsın diye uğraştığının-direndiğinin farkında değil güvenlikler. Evcilik gibi “emir kulluğu” oynama modası-merakı var şimdilerde ve bu virüs gibi sirayet ediyor kumaşında faşizanlık bulunanlara. Bu sadece diktatoryal rejimin değil; kültürün de değişmesi gerektiğinin bir göstergesidir. Her gün birilerinin parmak sallaması mevcut kültürün olmazsa olmazı haline geldiği için de bir yandan bu gençlerin ve genç kalanların öfkesi.
Bir de polisin hayali yasak çıkarma âdeti başladı. Bir şeyler hoşuna gitmediği için protesto ve gösteri yapanların söylemleri üzerine -sırf hoşlarına gitmedi ve “emir kulu” oldukları için- hoparlör ile “kapayın çenenizi” minvalinde anons yapıyorlar, var olmayan bir şeyi (hiçbir yerde yazmayan-kanun olmayan) “suç” diye lanse ediyorlar. Esas suç budur. Yani, yanıltıcı bilgi vermek ve bunun üzerinden tehdit etmek. Gerçi bu Mavi Ordu'yu oluşturanların da tam olarak amacı bu. Tıpkı Hitler'in Kahverengi Gömlekliler ve ardından yarattığı Siyah Gömlekliler'i gibi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder